Gecikmiş bir veda
Hafıza makinesi, bir zamanlar kaydedip kenara koyduğu bir melodiyi, bir ritmi yeniden duymaya görsün. Hiç bilmediğimiz kapılar açılır, geçmişe bir yolculuk başlar.
Aşık olduğum ilk şarkıydı “Ma Quale Idea”. Şarkıcının adı Pino D’Angio. Ne kadar saçma, ne kadar hafif, sabun köpüğü olduğunu biliyorum. Pop hafif olur, sabun köpüğü olur. Kendini iyi hissedersin. Komik, saçma belki ama iyi hissedersin. Belki “guilty pleasure” belki “cringe”. Hepsi kabul. Ama bu şarkı bende kayıtlı arkadaşlar. Yapacağım bir şey yok. O zaman dinleyin.
Yıl 1981 (evet geçen yüzyılda bir zamanlar), İtalyan Lisesi’ne girmişim. Hazırlıktayım. İtalyanca uzayca gibi geliyor güç bela öğrenmeye çalışıyorum. Herkes İngilizce peşinde biz İtalyanca’dayız. Soruyor konu komşu büyükler mesela okul şu bu, “İtalyan Lisesi” dendiğinde bir sessizlik oluyor. Sonraları “ne iş yapıyor”, sorusuna müzik yazarı yanıtını verince oluşan sessizliğin benzeri. “Olsun” deniyor, “o da güzel.” Herkes İngilizce öğrenecek, herkes İşletme’ye girecek, böyle bir dönem.
Neyse İtalyanca öğrenirken ben, o sırada birden bire İtalyanca bir şarkı, “Ma Quale Idea” Türkiye’de hit oldu. Yani şarkı 1980 tarihli, dünyada çoktan hit olmuş, 2 milyon falan satmış ama bize yeni geldi. Bir sevinç bende: “Aaa İtalyanca şarkı hem de…”
Bakırköy’de Sinema 74’ün pasajında alt katta bir plakçı vardı. Piccatura değil, o başka pasajın altındaydı (anlatırım bir ara). Bu plakçı isimsiz, böyle uzun saçlı sakallı gözlüklü bir abi vardı. Merdivenden inerken müzik sesi gelmeye başlar. Sağda plak kapaklarını görmeye başlardınız. Amfilerin ibreleri sağa doğru hoplar beat’le beraber, o manzarayı hiç unutmam ben. Orada devamlı bu çalmaya başlamıştı. Hemen kaset doldurtuldu (tabii içinde o dönemin başka hit şarkıları da var ama asıl bu şarkı). Devamlı çalıyorum, hemen ezberledim sözleri. İtalyanca biliyoruz ya neticede elimize fırsat geçmiş İngilizce şarkılar dünyasında, şimdi onlar düşünsün…
2000’lerde Teşvikiye’de otururken ev partileri yapardık. Ben arada çat diye bunu çıkarır mp3’ten patlatırdım. Ezbere söyleyip kendimden geçerdim. Herkes işi gücü bırakıp beni izlerdi manyak bu herhalde diye. Açın bakın videolarına, Pino D’Angio devamlı elde sigara nasırlı kalın sesiyle konuşur gibi söyler. Italo disco denebilir ama işte alta disko döşenmiş düpedüz İtalyanca rap yani. Bir kız var onu anlatıyor. Diskoda pistteler, kızı görüyor aklı gidiyor. Yanına yaklaşıyor öpüyor falan. Kız acayip dans etmeye başlıyor ama diyor ki buna, sen iyi hoşsun ama benim dengim değilsin falan. “Outclassed” oluyor bizimki, sürklase der eskiler Fransızca'dan girmiş dilimize. Yani, şimdi olsa taciz davası falan açılabilecek durumları şarkı yapmış adam. Sonraları bu şarkının bas partisyonları falan çok sample’landı. Ama Pino D’Angio bu şarkının ardından başarılı olamadı. Tek şarkılık şarkıcılar arasına katıldı, söndü gitti. Bugün benim gibi ruh hastaları ve 1980’lerin pop müzik kurbanları dışında kimse bilmez etmez bu detayları.
Bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz? Sene 2024, Londra’daki evimde odama kapanmış yazı yazarken şeytan dürttü “dinleyeyim şunu ya” dedim. Bastım play’e, yine söylüyorum ezberden (bazı yerleri unutmuşum gerçi) bir yandan da Pino D’Angio resimleri aratıyorum. Babanın resimleri çıkıyor ağızda sigara, her sahnede, her karede, televizyonda falan elinde hep sigara. Böyle geriye dönüp bakmış çok havalı.
Bir de baktım ki geçen Temmuz’da ölmüş. 71 yaşında. Haberim bile olmamış. Bazı performanslar da veriyormuş, 2023’ten resimler var. Saçlar dökülmüş beyazlaşmış, değişmiş. Başka biri olmuş. Bir dokundu bana bu haber. Kanserle, kalp hastalıklarıyla ve türlü türlü sağlık sorunlarıyla boğuşuyormuş son yıllarında meğerse.
Müzik tarihinin en önemli karakterleri arasında değildi Pino D’Angio, biliyorum. Ama benim için çok önemliydi. Huzur içinde uyu Pino D’Angio. Seni hiç unutmadım, unutmam. Güzel iş yaptın. Keşke senin ben ve benim gibi ruh hastaları üzerinde tek şarkıyla bıraktığının yüzde biri kadar bir hoş sada bırakabilsek şu gökkubbede. Toprağın bol olsun.
Ofisimde açtım dinledim. Haberim bile yoktu ki 69'luyum..
Dilim dilim kesilebilir bir maskülenlik, maçoluk halleri :))
Teşekkürler,
Tamay Şeker